Akben, kurumun faaliyete geçmesinin 20. yıl dönümüne ilişkin yazılı açıklamada bulundu. Bu dönemde ülke ekonomisine ve finansal sistemine destek sağlamaya, finansal kuruluşlarla birlikte gerçekleştirdikleri çalışmalara var güçleriyle devam ettiklerini belirten Akben, son 20 yılda Türkiye'eki güçlü ve sağlam ekonomik büyümeyle birlikte finans sektörünün de geliştiğini bildirdi.
Söz konusu büyüme sürecinde başta bankacılık olmak üzere tüm finans sektörünün de gereken desteği sağladığını ifade eden Akben, küresel finansal piyasalar ile bütünleşik beşeri sermayesi çok güçlü, yeni teknolojik ürün uygulamalarında öncü ve müşteri odaklı finansal kuruluşlarla birlikte çok önemli adımlar atıldığını vurguladı.
Mehmet Ali Akben, 'nın risk odaklı proaktif gözetim ve denetimi esas alan yaklaşımla ekonomide konjonktürel etkileri dengeleyici, finansal istikrarı destekleyici rolünü etkin biçimde kullandığını vurguladı.
Kurumun kuruluşunun hemen akabinde yaşanan Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizleri sonrasında sektörün yeniden sorunlu hale gelmesini önleyecek, mevduat sahiplerinin hak ve menfaatlerinin koruyacak ve uluslararası standartlarda güçlü bir bankacılık sektörünün teminini sağlayacak yasal düzenlemelerin güçlendirildiğini, denetim anlayışı ve kalitesinin geliştirildiğini hatırlatan Akben, "2008'de küresel finansal kriz sırasında, 2020'de ise tüm dünyayı saran virüsle mücadele kapsamında uygulamaya konulan yenilikçi makro ve mikro ihtiyati tedbirler ile finansal ve reel kesimin rahatlatılması amaçlanmıştır. Kurumumuzun yakın iş birliği ve özverili çalışmaları sonucunda büyümeye katkı sağlayan, krizleri önleyen bir bankacılık sektörüne ulaşılmıştır. Türk Bankacılık Sektörü ve genel olarak finans sektörü, küresel çalkantıların yaşandığı bu süreci basiretli bir şekilde yönetmeyi başarmıştır." değerlendirmesinde bulundu.
"BANKACILIK SEKTÖRÜ ULUSLARARASI MALİ PİYASALARA SIKI İLİŞKİLERLE ENTEGRE OLMUŞ BİR YAPIDADIR" Mehmet Ali Akben, Türk bankacılık sektörünün uluslararası mali piyasalara sıkı ilişkilerle entegre olmuş bir yapıda olduğunu belirterek, bu kapsamda, kurumun 2019 yılsonu itibarıyla 36 ülkeden 40 yabancı denetim otoritesi ile mutabakat zaptının bulunduğunu vurguladı. Ayrıca, uluslararası finansal kuruluşlar ile görüşmeler, toplantılar, ortak eylem planları bilgi alışverişi şeklinde yakın iş birliğinin devam ettiğini bildiren Akben, BDDK'nın uluslararası bankacılık sisteminin ortak düzenlemelerini ve denetimini sağlamak amacıyla kurulan Basel Komite ile yakın temasta olduğunu belirtti.
Akben, Basel-III'e uyuma dönük olarak özkaynak, sermaye yeterliliği, likidite, kaldıraç ve sermaye tamponlarına ilişkin düzenlemelerin 2013-2015 yılları arasında yürürlüğe girdiğini hatırlattı. 2016 yılında Düzenleme Tutarlılığı Değerlendirme Programı (Regulatory Consistency Assessment Programme - RCAP) kapsamına dahil olan Türkiye'nin, tüm Basel Standartları’na tam uyumlu bulunan G-20 ülkelerinden birisi olduğunu ifade eden Akben, "RCAP kapsamında, kurumumuz tarafından Basel Bankacılık Denetim Komitesi (BCBS) alt komitelerine bağlı olarak faaliyet gösteren çalışma gruplarına katılım sağlanarak uluslararası finansal reformların nihayetlendirilmesi sürecine katkıda bulunulmaya devam edilmektedir. Diğer taraftan, büyük bir kısmı 2023 yılında yürürlüğe girmesi planlanan nihai Basel III Uzlaşısına ilişkin sayısal etki çalışmaları sürdürülmektedir." değerlendirmesini yaptı.
"ÖZEL FİNANS KURUMLARININ KATILIM FİNANS KURULUŞLARINA DÖNÜŞMELERİ BİR DÖNÜM NOKTASI OLDU" BDDK Başkanı Akben, Türkiye'nin finansal sistemi açısından ciddi bir gelişme potansiyeli gördükleri faizsiz finans alanında, özel finans kurumlarının 2005 yılında 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile katılım finans kuruluşlarına dönüşmelerinin bir dönüm noktası olduğunu ve katılım finans kuruluşlarının kısa süre içerisinde önemli büyüme sağlamasının önünü açtığını ifade etti.
Bu büyümede kalkınma planlarında da yer alan faizsiz finansın geliştirilmesi hedefleri doğrultusunda 2015 yılından itibaren kamu katılım finans kuruluşlarının sektöre girmesinin de katkısının büyük olduğunu belirten Akben, BDDK'nın katılım finans kuruluşlarının ihtiyaç duyduğu birçok düzenlemeyi, uluslararası standartlara uyum süreci ile birlikte hayata geçirdiğini, sektörün uluslararası en iyi uygulama ve düzenlemelere paralel şekilde gelişmesi amacıyla çalışmaların devam ettiğini kaydetti.
Akben, BDDK'nın gözetim ve denetim kapsamında; 54 banka, 93 banka dışı mali kuruluş (finansal kiralama, faktöring ve finansman şirketleri) ve 240 diğer kuruluş (varlık yönetim ve bağımsız denetim şirketleri, değerleme ve derecelendirme kuruluşları, yabancı banka temsilcilikleri) olmak üzere toplam 387 kuruluşun faaliyetini sürdürdüğünü bildirdi.
DİJİTALLEŞME VE SİBER GÜVENLİK Akben, tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması kapsamında, finansal tüketicilerin şikayet ve bilgi edinme taleplerinin, E-Şikâyet Sistemi, dilekçe, Bilgi Edinme Sistemi, CİMER ve çağrı merkezi olmak üzere beş adet kanaldan değerlendirmeye aldığını belirtti. Değişen tüketici talep ve ihtiyaçlarıyla birlikte finansal teknolojilerin de gelişerek tüm sektörü yenilenmeye iterken bankacılık uygulamalarında dijitalleşmenin BDDK'nın düzenleme çerçevesi kapsamında yer bulduğuna değinen Akben, şöyle devam etti:
"Artan teknoloji kullanımı ile beraber kurumumuz da bu konuda ihtisaslaşma adımları atmış ve bilgi sistemlerine özel personel istihdamı sağlayarak kurum için yapılanma organize etmiştir. Bu yapılanma sonrasında bankaların bilgi sistemleri yönetimine ilişkin mevzuat yayımlanmış ve yetkilendirdiğimiz bağımsız denetim kuruluşlarınca ve kurum bilgi sistemleri denetim personelince bankalarda bilgi sistemleri denetimi yapılmaya başlanmıştır. Zaman içinde ortaya çıkan yeni teknolojiler, gerçekleştirilen denetim çalışmalarında edinilen tecrübeler, uluslararası iyi uygulamalar, diğer kurumlardan, bankalardan ve banka müşterilerinden gelen talep, öneri ve şikayetlerin değerlendirilmesi sonucunda bilgi sistemleri mevzuatımız güncellenmiş ve 20. yılımızda 'Bankaların Bilgi Sistemleri ve Elektronik Bankacılık Hizmetleri Hakkında Yönetmelik' yayımlanmıştır. Yönetmeliğin yayımlanması ile birlikte son yıllarda gelişen bulut bilişim, siber güvenlik, açık bankacılık, uzaktan müşteri kabulü gibi hususlarda sektöre yeni açılımlar getirilerek bankacılık sektörünün yarınlara hazırlanması sağlanmıştır."
Akben, bununla birlikte internet bankacılığı, mobil bankacılık, telefon bankacılığı ve ATM gibi elektronik bankacılık hizmet kanalları için de güvenlik ve hizmet standartlarını belirleyen önemli hükümler getirildiğinin hatırlattı.
Dijital bankacılıktaki gelişmelerin finans sektörünün gelişimine büyük katkı sağlamasının yanı sıra birtakım riskleri de beraberinde getirdiğinin altını çizen Akben, bu kapsamda BDDK'nın, güncel gelişmelere uyumlu düzenleme altyapısının yanı sıra, Sektörel Siber Olaylara Müdahale Ekipleri (SOME) faaliyetleri kapsamında bankacılık sektöründe paydaş kurumlarla birlikte siber olayları takip ederek tedbir ve önlemeye yönelik çalışmalar yürüttüklerini aktardı.
Akben, bankacılık sektörüne yönelik risklerin önlenmesi ve güvenliğinin artırılması amacıyla yıl boyunca kuruma ulaşan bilgilerin, ivedilikle bankaların SOME ekiplerine iletilerek alınan aksiyonlar ve güncel durumlar hakkındaki gelişmelerin takip edildiğini ve ilgili kurumlara konu hakkında geri bildirimler yapıldığını belirterek, "Kamu kurumları ve finans kuruluşlarının siber güvenlik alanındaki iş birliğinin artırılması yönündeki politikalar ve bilgi paylaşımını sağlamaya yönelik yaklaşımlar desteklenmeye devam edilecektir." ifadelerini kullandı.
İSTANBUL FİNANS MERKEZİ Mehmet Ali Akben, BDDK'nın, dünyadaki bankacılık düzenleyici kurumlarının ilerisinde örnek uygulamalara imza atmakta olduğunu ve yurt içinde de birçok stratejik konuda öncü rol oynadığını belirtti. Küresel ekonomik sistemin yeniden şekillendiği, yeni dengelerin oluşturulduğu bu dönemde Türkiye'nin, dünyadaki birçok ülkeye göre çok büyük avantajlarının bulunduğunu vurgulayan Akben, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bunlardan biri bölgesel ve küresel finans merkezi olma konusundaki kararlılığımızdır. Türk bankacılık sektörünün, küresel bankacılık sektörünün olduğu gibi düzenleme değişikliklerine karşı stratejilerini yeniden belirlemesi, risk yönetimini daha da etkinleştirmesi, maliyet yönetimine odaklanması, iş modellerini basitleştirmesi ve daha müşteri odaklı iş stratejileri geliştirmesi beklenmektedir. İçinde bulunduğumuz değişim çağında küresel piyasalarla bütünleşmiş ve uluslararası alanda hizmet ihraç edebilen bir finans sektörünün oluşmasına katkı sağlanması açısından; İstanbul Finans Merkezi çalışmalarının kararlılıkla sürdürülmesi önem arz etmektedir. İstanbul Finans Merkezi’nin tam teşekküllü bir şekilde faaliyete geçmesi gibi kurumsal ilerlemelerin, önümüzdeki dönemde çevresel riskler başta olmak üzere sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlayacak birçok alanda bankacık otoritesinin gündeminde daha çok yer alacağı açıktır. Bu kapsamda kurumumuz ile bu konulardaki farkındalığı artırmayı amaçlayan uluslararası girişimler/ağlar arasındaki doğrudan iletişimin yararına inanmaktayız."
Akben, çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik alanında son dönemde gözlenen bilgi ve farkındalık artışının ve özellikle bir kısım bankalar tarafından hayata geçirilen kayda değer uygulamaların Türk bankacılık sektörü açısından ileriye yönelik çok elverişli bir gelişme zemini oluşturduğunu ve bu doğrultuda atılan adımları desteklediklerini belirtti.
BDDK'nın, bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de bankacılık sektöründe sağlanan yapısal kazanımları sürdürerek, uluslararası bankacılık ilkeleri ile uyumlu şekilde düzenleyici çerçeveyi iyileştiren, sistemin sağlamlığını daha da güçlendiren proaktif çalışmalarını kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğini vurgulayan Akben, ülke ekonomisinin gelişimine, istihdamına katkı sağlayan ve etkin kaynak dağılımına aracılık eden tüm finansal kuruluşlara, başta Hazine ve Maliye Bakanlığı olmak üzere ortak hedeflere sahip oldukları paydaşlara, kamu ve özel tüm kurum ve kuruluşlara, büyük özveri ve azim gösteren BDDK çalışanlarına da teşekkür etti.
RAKAMLARLA BANKACILIK SEKTÖRÜ BDDK'dan yapılan yazılı açıklamanın içerisinde, Türk bankacılık sektörünün gelişimine ilişkin rakamlara da yer verildi. Türk bankacılık sektörünün BDDK'nın kurulması ve faaliyete geçmesinin ardından Bankacılık Veri Transfer Sistemi’nin (BVTS) devreye alındığı Aralık 2002 itibarıyla 124 bin personel ve 6 bin 203 şube sayısıyla yaklaşık 213 milyar TL aktif büyüklüğüne sahip olduğu belirtilen açıklamada, Haziran 2020 itibarıyla 54 banka bünyesinde 203 bin 658 personel, 11 bin 322 şube ve 5,4 trilyon TL aktif büyüklüğü ile faaliyet gösterdiği bildirildi. Açıklamada, bu sürede aktif büyüklüğünün gayri safi yurt içi hasılaya oranı yüzde 59,2'den yüzde 110'a yükselen sektörün halen görece düşük olan penetrasyonu nedeniyle büyüme potansiyelini sürdürmeye devam ettiği vurgulandı.
Küresel belirsizliklere ve olumsuz piyasa koşullarına rağmen son bir yıllık dönemde yüzde 26,5 büyüme kaydederek finansal sisteme ve ülke ekonomisine olan katkısını sürdürdüğü ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Aralık 2002’de 26 milyar TL tutarında özkaynak, 138 milyar TL tutarında mevduat hacmi ile 49 milyar TL kredi kullandırmakta olan bankacılık sektörü, BDDK'nın uluslararası standartlardaki denetim ve düzenleme çerçevesi bünyesinde gerek özkaynak yapısını güçlendirerek, gerek kaynak çeşitliliğini artırarak gerekse aktif yapısını güçlendirerek büyüme ve kredi yaratma kapasitesini artırmıştır. Nitekim Haziran 2020 itibarıyla bankacılık sektörünün özkaynakları 557,6 milyar TL'ye, mevduat toplamı 3 trilyon 60 milyar TL'ye, kredi hacmi ise 3 trilyon 258 milyar TL'ye ulaşmıştır. Uluslararası bankacılık ve risk yönetimi standartlarında kaliteli unsurlardan oluşan özkaynaklar, kurumumuz tarafından yapılan düzenlemelerin de etkisiyle güçlü bir sermaye yapısı temin etmiştir. Sektörün Haziran 2020 itibarıyla sermaye yeterliliği oranı yüzde 19,5, çekirdek sermaye yeterliliği oranı yüzde 15,2 olarak oldukça yüksek bir seviyede gerçekleşmiştir. Aynı zamanda likidite göstergeleri, yabancı para pozisyonu, kaldıraç oranı uluslararası standartların öngördüğü asgari düzeylere göre oldukça olumlu seviyelerde bulunmaktadır. Ayrıca sektör karlılık performansını sağlıklı bir şekilde sürdürmektedir. Haziran 2020 itibarıyla sektörün özkaynak karlılığı yüzde 12,6, aktif karlılığı ise yüzde 1,2 olarak gerçekleşmiştir."
REEL SEKTÖRÜN FİNANSMANA ERİŞİMİNE ÖNEM VERİLİYOR Açıklamada, istikrarlı olarak büyüyen ve aynı zamanda risklerini en gelişmiş yaklaşımlarla yöneten bir bankacılık sektörünün, hem ülke hem de bölge için stratejik bir öncelik olduğu belirtildi. Paydaşlarla iş birliği içerisinde uyguladıkları mikro ve makro ihtiyatlı tedbirler sayesinde, kredi kanallarının açık kalması ve reel sektöre ihtiyacı olan kaynağın aktarılmasının sağlandığı bildirilen açıklamada, "Dolayısıyla, reel sektör şirketlerinin üretim yoluyla büyümeye doğrudan katkısını sürdürebilmek adına finansman olanaklarına erişim kolaylığı önem verdiğimiz konuların başında gelmektedir. Bu açıdan en az bankalar kadar banka dışı finansal kuruluşların da bu misyonun yerine getirilmesinde büyük önemi bulunmaktadır. Bu kapsamda banka dışı mali kuruluşların kurumumuzun görev alanına girmesi ile birlikte daha kurumsal ve şeffaf bir temele kavuşturulması hedeflenmiştir. 2020 Haziran ayı itibarıyla banka dışı finansal kuruluşlarımızın toplam finans sektörü içerisinde; aktif büyüklüğüne göre yüzde 2,4, alacaklara göre yüzde 3,2, öz kaynaklara göre ise yüzde 4,7 oranında paya sahip, bu anlamda da önü açık, gelişimine odaklanılması gereken bir sektör olduğu görülmektedir." ifadelerine yer verildi.