emniyet mensubu bir babanın, enstitü mezunu yetenekli bir annenin ilk çocuğu. Kendi deyimiyle, hayatla kavgalı, idealist, gözü kara bir babaya, yaratıcı bir anneye, meraklı bir kardeşe sahip. Tijen Ziyal, Yıldız Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’ni bitirir bitirmez maket yapımı ve çizim dersleri alarak kendini geliştirdi. Araştırmaya, öğrenmeye ve yeniliklere hep açık olan Ziyal, önce fotoğrafçılık, dalgıçlık ardından fitoterapi ve aromaterapi eğitimleri aldı. Yaratıcılık konusunda hep annesini örnek aldı, şu anda geriye doğru baktığında “Annem çok yetenekli ve yaratıcıydı ama babam kıskançtı, bu yüzden annem girişimci olamadı” diyor.
SAHA MİMARLIĞI
Tijen Ziyal’in ilk işi NATO Afyon Havaalanı Shelter projesinde saha mimarlığı oldu. O zamanlar Türkiye’de asfalt fnisherleri yoktu ve çalıştığı firma ile büyük deneyimler edindi. Savaş uçaklarının sığınaklarını ve uçakların ineceği pistlerin projelerinde bulunmak, analizleri ve raporlamalarında yer almak, çok genç yaşta büyük sorumluluk almak çok güzel deneyimler kazanmasına neden oldu. Ardından eşinin işi olan tekstille ilgilendi.
Sonrasında beyin fırtınası yaparken, rotasını ‘beyaz dut’ değiştirdi. Çocukluğundan beri hiç sevmediği dut meyvesi neredeyse tüm hayatını kapladı. Vitaminler, mineraller derken M.Ö’lere kadar araştırmalara daldı, Osmanlıca çeviriler yaptı. Osmanlı mutfağını mercek altına aldı. Kökü, yaprağı derken üç ayrı üniversite ile çalışma kararı aldı. Çünkü konu çok kapsamlı ve bir çok uzmanlık dalını bir arada ilgilendiriyordu. Dut meyvesini kurutarak, dut ununu elde etti.
KOLAY OLMADI
Bununla hem un hem de şeker yerine geçen glutensiz bir “” elde etti. Obezite ve diyabet ile dut ve dut yaprağı ile nasıl kolay ve doğal yoldan savaşabileceğinin tüm haritalarını çizdi ve yola koyuldu. Markasını kurdu. Tabii ki hiçbir şey kolay olmadı. O günleri şöyle anlatıyor: “Zor vardır, olmaz yoktur. Başarılacak iş vardır. Genelde bir çok ilkleri başardığım için aslında benim için en zor bölüm anlatmak. Her şeyi işin başında tek başına omuzlamak, anlatmak, anlamalarını beklemek. İnandırmak. Üniversiteler ile çalışmak, isteklerini anlatmak, olmaz denileni kabul etmelerini anlatmak, anlatmak... Sonuçta zorluğu bilerek, hedefe kilitlenmişseniz zorluklar sizi kanatlarıyla uçuruyor. Tabii ki sabretmek ikinci zorluk benim için.”
FARKINA VARDI
Tijen Ziyal dutun yararlarını, etkilerini keşfettikten sonra hep “Bir gün tüm dünyayı dut ile besleyeceğim” dedi ve gittikçe büyüyen bir etkiye ve işe sahip oldu: “Çok uzaklarda aradığın bir şey aslında yanı başındadır. Dut hikayesi de bu şekilde. Her yeri kaplayan dut, hiç önemsenmeden öylece yitip giderken, hatta sinek yapıyor, yapış yapış ediyor diye şehirlerde ve kırsalda kesilip giderken, farkına varıp, farkındalık yaratabileceğimi müthiş bir keyifle gördüm. Her gün eşim, dostum ve artık hiç tanımadığım insanlardan gelen dut ile ilgili bir bilgi, resim, ve paylaşımlar benim motivasyonumu devamlı tutuyor.” Tijen Ziyal bu yola çıkarken eşinden ve kızından da destek gördü. Kızı şu anda markasının marka iletişim sorumlusu. Mimar olan büyük oğlu da ARGE’nin ve ofislerin inşaatını yapan kişi. Küçük oğlu ürünler konusunda destekçisi.
‘DÜNYA MARKASI OLMAK İSTİYORUZ’
Markanızı taşımak istediğiniz getirmek istediğiniz nokta nedir?
İmmunflex Markası’nı bir dünya markası haline getirmek en büyük arzum. Wholefoods raflarından, Avrupa’daki eczane ve organik marketlere kadar görmek üzere her türlü alt yapımız hazır. Bu ülkelerden gelen teklifleri de değerlendiriyoruz.
ÇALIŞMALAR ÇOK UZUN SÜRDÜ
Nasıl kurdunuz markanızı?
Dut yeniyor, ağaçtan toplandıktan sonra yıkamadan yenebiliyor. İlk bu beni harekete geçirdi. Nasıl muhafaza ederim diye çok araştırdım. Fikrimi yaklaşık iki yıl çalışıp, araştırdıktan sonra ilk defa bir meyveyi en kapsamlı haliyle, ekiminden, toplanmasına ve katma değerli bir ürün haline gelmesine kadar olan tüm süreçleri bilimsel bir alt yapı ile oluşturmaya karar verdim. İki üniversite ve değerli hocalarım ile çalışmaya başlarken (konu hakkında masa başında bizim toplantılarımız hep 14-15 kişi ile yapılırdı ziraat mühendisleri, biyologlar, gıda mühendisleri, haklarımızın korunması için avukatımız, internet ve dijital doğru yol haritamız için bilgi işlem uzmanları) hemen her sektörden katılımcılar ile uzun beyin fırtınalarının yaşandı. Ve Immunflex markasını uzun süren çalışmaların sonucunda kurduk.
LOKALLE GLOBAL BİRLEŞİYOR
Bitkiler, şifaları ve daha da ötesi daha çok konuşuluyor. Bundan sonra da daha çok konuşulacak gibi.
Kesinlikle. Bugün kanser dahil birçok konuda bitkilerden çok iyi neticeler alınabiliyor. Bu da parantez içinde çok suistimale açık bir konu olmakla birlikte, neden bilimsel çalışıyoruz; çünkü cevapları var, araştırmaları var, sonuçlarımız var. Bitkiler de birer kimyasal. O nedenle dozları var, zararlı olanları var, kulaktan dolma bu işler olmaz. Biz kadim bilgiler ile, geçmişten günümüze gelen kullanılmış bitkiler ile bilimi bir araya getiriyoruz. Lokal ile Globali birleştiriyoruz. GLOKAL diyorum ben çok seviyorum. Dut yaprağının kan şekerini dengeleyici bir özelliği var mesela. Hiçbir toksik etkisi de yok. Bu çok önemli. Beyaz dut meyvesi beyin ve sinir gelişimi için çok önemli. 2019 yılında Japonlar da bu konuda araştırmalara başladılar. Tüm dünya çok kısa bir sürede bitkilerin önemini ve hayatlarındaki yerini düşündüklerinden de fazla olduğunu anlayacak.
SÜPER GIDA NEDİR?
Süper gıda tanımlaması, zengin ve doğal içerikleriyle, vücudun temel ihtiyaçlarını (vitamin, mineral, protein, yağ vb) az miktar tüketilse de karşılayan, hastalıklara karşı koruyucu ve tedavi edici etkisi bulunduğu ifade edilen gıdalar için kullanılıyor.