"Her yıl öncekinden daha pahalı tohum..."

Türkiye'de çok sayıda bebek ve çocuğun hapishanelerde kaldığını anlatan Sarıbal, öte yandan pek çoğu sığınmacı olmak üzere kaybolan çocuklar bulunduğunu dile getirdi.

3. Tarım Orman Şurası'nın devam ettiğini anımsatan Sarıbal, ikinci şuranın 2004 yılında gerçekleştirildiğini ve bazı kararlar alındığını anımsattı.

Sarıbal, ikinci şurada alınan kararları sıralayarak, söz konusu kararların yerine getirilemediğini veya o günkü durumundan geriye gidildiğini savundu.

Tarım arazilerinin korunmasına yönelik kararın ikinci şurada alındığını belirten Sarıbal, "Tarım Kanunu çıkardılar. 34 milyon dönüm arazi tarımdan çıktı." ifadelerini kullandı.

"ARAZİ TOPLULAŞTIRMASI SADECE KAĞIT ÜZERİNDE KALDI"

Benzer şekilde arazi toplulaştırmanın sadece kağıt üzerinde bulunduğunu ileri süren Sarıbal, öte yandan geliştirilmesi önerilen sözleşmeli tarımın da aradan geçen 15 yılda çiftçinin aleyhine bir hal aldığını iddia etti.

Orhan Sarıbal, Türkiye'nin son 15 yılda hayvan hastalıkları konusunda bir adım yol alamadığını, tarımsal desteklerin de hukuka uygun tutarlarda yapılmadığını öne sürdü.

Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin neden olduğu felaketlerin çiftçiyi olumsuz etkilediğine işaret eden Sarıbal, Türkiye'de ekilebilir tarım alanlarının sadece yüzde 10'unun sigortalandığını söyledi.

"KULLANILAN TOHUMLARIN ÇOĞU FASON"

Türkiye'nin tarımda tam ithalatçı olduğunu ileri süren Sarıbal, "Türkiye'de kullanılan tohumların çoğunun yerli değil, fason olduğunu; çiftçinin her yıl öncekinden daha pahalı tohum aldığını" iddia etti.

3. Tarım Orman Şurası'nın pazartesi günü başladığını hatırlatan Sarıbal, şunları kaydetti:

"Bu şura kararları yine kağıt üzerinde kalacak. 15 yıl sonra bir şura yapılması, önceki şura kararlarının incelenmesinden, özeleştirisinden geçer. Bunu yapmıyorsanız, buradan nereye gittiğinizi görmüyorsanız, bu şuranın da ancak Bakanın kendine göre yorum yapacağı, önüne konulan kağıtları sadece okuyacağı, son noktada AKP Genel Başkanı'nın sarayından halkı televizyonların başında zorunlu tutma çabasının dışında bir şey olmayacaktır. Mesele, sistem meselesidir, düzen meselesidir. Şura, toplantı, çalıştay ne yaparlarsa yapsınlar tarımı bitirme, yabancı çiftçileri ve ithalat lobilerini desteklemekten başka hiçbir modellerinin olmadığını açık bir şekilde görüyoruz."