Merkez’in rezerv açıklamaları piyasayı tatmin etmedi
Merkez Bankası (TCMB) yılın ikinci enflasyon raporunda bu ve gelecek yıl için enflasyon tahminlerini korudu, PPK metninde gerekirse ek sıkılaştırma yapılabileceğine yönelik değişikliğin yapısal olduğunu belirtirken sıkı para politikası yineledi.
TCMB, 6 Mart’taki PPK metninde yer alan “ihtiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabilecektir” ifadesini 25 Nisan’daki karar metninden çıkardı. Sıkı politika söyleminde yumuşamaya işaret eden bu değişiklik TL’de sert satış baskısını tetiklemişti.
TCMB Başkanı Murat Çetinkaya yılın ikinci enflasyon raporu toplantısında yaptığı konuşmada PPK karar metninin risklere, özellikle yukarı yönlü risklere vurgusunun devam ettiğini belirtti.
Çetinkaya, “Enflasyon görünümünde belirgin bir gelişme sağlanıncaya kadar sıkı duruşun korunacağını ifade ediyoruz ve sonrasında yapısal bir ifade olarak bakıyoruz. Bu elbette kendi içerisinde, yukarı yönlü riskler gerçekleştiğinde, para politikası kurulunun bu konuda bir ihtiyaç gördüğü anda ilave sıkılaştırma da gerçekleştirebileceğini ifade ediyor. Bu çok net, bunu tekrar vurgulamak isterim. Daha yapısal bir cümleyle bunu ikame etmiş olduk” dedi.
Çetinkaya’nın atıfta bulunduğu ikame ifade, PPK metninde şu şekilde yer almıştı: “parasal duruş enflasyonu hedeflenen patika ile uyumlu seviyelerde tutacak şekilde belirlenecektir.”
Çetinkaya yaptığı sunumda ve sorulara cevaplarında, enflasyonun şu anda olduğu gibi hedeflerden uzaklaştığı dönemde projeksiyon ve tahmin patikalarının ara hedef anlamına geldiğini, burada daha dönemsel bir ifadeyi çıkartıp, daha yapısal bir duruşu vurguladıklarını söyledi.
Garanti Yatırım Baş ekonomisti Nihan Ziya Erdem, yayımladığı değerlendirmede “…metindeki bu değişimin gerekirse sıkılaşma döngüsünün olabileceğini de içerdiğini ekledi. Bu doğrultuda, PPK sonrası gevşeme sinyali olarak algılanan değişikliğin nedeni TCMB tarafından netleştirildi ve sıkı para politikasına duruşuna dair vurgu yinelendi” görüşüne yer verdi.
TCMB enflasyonu düşürmeye odaklı, sıkı bir politika duruşu ve güçlendirilmiş politika koordinasyonu altında, enflasyonun kademeli olarak hedeflere yakınsayacağını öngörerek, 2019 yıl sonunda yüzde 14.6 olarak gerçekleşeceğini, 2020 yıl sonunda yüzde 8.2’ye, 2021 yıl sonunda ise yüzde 5.4’e geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını korudu.
TCMB enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2019 yılı sonunda orta noktası yüzde 14.6 olmak üzere yüzde 12.1 ile yüzde 17.1 aralığında, 2020 yılı sonunda orta noktası yüzde 8.2 olmak üzere yüzde 5.1 ile yüzde 11.3 aralığında gerçekleşeceğini öngördü.
İş Yatırım Ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu, “Bugünkü toplantıda para politikasında enflasyon patikasına bağlı parasal duruşun korunacağının ve patikada yukarı yönlü riskin oluşması durumunda ilave sıkılaştırmaya gidileceğinin söylenmesi para politikasının seyrine dair görüşümüzü netleştirdi… Haziran’da beklediğimiz ilk faiz indirimi beklentimizi Eylül’e öteledik. Yılın son 3 toplantısında toplamda 250 baz puan indirim bekliyoruz” dedi.
Enflasyonun hedeften saptığı dönemlerde, merkez bankasının projeksiyonları hedefe doğru giderken izlenecek yola dair öngörü içerdiğini, bu açıdan bakıldığında açıklanan patikanın bir nevi ara hedef olarak da nitelendirilebileceğini söyleyen Çetinkaya,
“Bu çerçevede, raporda dışsal faktörlere dair bazı varsayımlar bir önceki döneme kıyasla yukarı yönlü güncellense de, para politikası duruşunu sıkı tutarak enflasyon üzerindeki etkileri önemli ölçüde telafi edebileceğimizi öngördük. Bu nedenle de hedefe giden patikayı yani projeksiyonlarımızı korumayı tercih ettik” dedi.
“TARTIŞMA BRÜT REZERV ÜZERİNDEN YÜRÜMELİ”
TCMB son dönemde piyasada endişe konusu olan ve toplantıda yöneltilen sorularda ağırlıklı yer bulan döviz rezervi konusunda tatmin edici bir yanıt vermedi.
Rezervlerde kapsamlı bilgilendirme ihtiyacının farkında olduklarını, ilave rehberlik ihtiyacını da karşılayacaklarını söyleyen Çetinkaya, TCMB olarak rezervler dahil verilerin paylaşımında dünyada en iyi pratiklerle uyumlu bir çerçevede devam ettiklerini belirtti.
Şeffaflık konusunda dünyada en iyi örnekler arasında olabilecek noktada olduklarını vurgulayan Çetinkaya, rezerv rakamlarındaki dalgalanmanın istisnai olmadığını, bu dalgalanmadaki en belirleyici unsurlardan birinin, hedefleri kapsamında piyasa işleyişi için sundukları bazı araçların bankalarca farklı yoğunlukta kullanılması olduğunu söyledi.
“Bankaların likidite gelişmeleri, likidite pozisyonları, on-off shore faiz farkları bu imkânların kullanılması rezervlerde oynaklık yaratabiliyor” diyen Çetinkaya, tartışmanın brüt rezerv üzerinden yürümesi gerektiğine dikkat çekti.
Bir bankanın döviz masası işlemcisi ise “Yapılan açıklamalar piyasaların net rezervlere dair soru işaretlerini gidermedi. İddialar bugün toplantıda da sorulduğu üzere 10-15-20 milyar doların kayıp olduğunu söylüyor. Cevaplar ise bu iddiaya yanıt vermiyor. Kısacası açıklamalar piyasayı tatmin etmedi diyebiliriz” dedi ve ekledi:
“Dolar/TL’ye baktığımızda her iki yönlü dalgalanma görüyoruz. Olumsuz etki rezerv konusunda yeterince açıklık olmaması. Olumlu etki ise PPK metindeki değişikliğin bugünkü söylemlerle birlikte hızlı bir faiz indirimini beraberinde getirmeyeceği nedeniyle gerçekleşti.”
Dolar/TL bugün enflasyon raporu öncesi 5.95 seviyesinde işlem gördükten sonra 5.9390-5.9850 bandında dalgalandı.
Rabobank gelişmekte olan ülkeler döviz stratejisti Piotr Matys ise Çetinkaya’nın bankanın geçen hafta faiz artışına yönelik söylemin PPK metinden çıkarılması ile yaptığı hatayı fark ettiğine dikkat çekerek, “Bu çok karışık. TCMB’nin kredibilitesinin yüksek olmadığı bir dönemde politika yapıcılar bu kadar karışık sinyaller vermemeli” dedi.
Diğer merkez bankaları gibi rezerv iletişimlerini brüt rezerv üzerinden yaptıklarını, bunun da net rezerv konusunda üzerinde mutabık kalınmış tanımlama olmamasından kaynakladığını söyleyen Çetinkaya, Türkiye gibi dolarizasyonun yüksek olduğu yerlerde rezerv tartışmalarının brüt üzerinden yapılmasının en uygun yöntem olduğunu vurguladı ve şöyle devam etti:
“Net ifade edeyim, son dönemdeki tartışmalar yanlış algı oluşturmasın. Rezerv yetkinliği bakımından son dönemde hiçbir parametrede bozulma yok. Rezervleri güçlendirmek istediğimizi biliyorsunuz, cari denge gelişmelerini de biliyorsunuz. Rezervlere bakarken trende ve orta vadeye bakılmalı. Zaman zaman bazı imkânlarımız daha çok öne çıkıyor, Mart ayı da böyle bir dönemdi. Biz bu araçların rezerve etkisini biliriz ama araçları rezervlere etkisine bakarak dizayn etmiyoruz.”
kaynak: sozcu.com.tr