Şahlanan ekonomi vatandaşa uğramadı. AKP, işçi- memur ve emekliyi sefalete düşürdü
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({}); Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Balık, ekonomi büyüyor iddialarının toplumun emekçi ve emekli kesimi için doğru olmadığını, gelir dağılımındaki hızlı bozulmanın da bu gerçeği ortaya çıkardığını belirterek, işçi, memur ve emekliye büyümeden pay verilmediğini, bu kesimin giderek fakirleştiğini, toplumun zenginleşen kesiminin ise, iktidara yakın sermaye sınıfı olduğunu söyledi. "AKP iktidarı döneminde ekonomik istikrarsızlık tavan yapmıştır. İktidar ekonomiyi yönetememekte nüfusunun büyük bölümünü oluşturan emekçiler gelirlerinin büyük bölümünü de gıda, barınma, ulaşım vb. gibi zorunlu ihtiyaçlara harcamaktadır" diyen Başkan Balık şöyle devam etti "Milyonlarca emekçi hayat pahalılığını simgeleyen enflasyon karşısında çaresiz olduğu bir dönemde Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Asgari ücret 16 kata yakın arttı" sözleriyle ülke gerçeklerinden koptuğunu göstermiştir. İktidar, her fırsatta dile getirdiği 'Türkiye ekonomisinin yükselişte olduğu' ve 'Türkiye'nin ekonomide bir üst lige çıkacağı' yönündeki açıklamaları emekçilerde karşılığı yoktur. Bu ifadeler ülke ekonomisinin içinde bulunduğu içler acısı durumu gizlemeye yöneliktir. İktidarın, milli gelirin Türk lirası olarak 11 kat, asgari ücretin de 16 kata yakın arttığı söylemesi tamamen gerçek dışıdır. İktidar, milli gelir hesabını ABD doları ya da altın üzerinden veya gıda üzerinde yapsaydı sonuç öyle olmayacaktı. 2009 yılında ilk kez piyasaya sürüldüğünde 200 lira ile 134 dolar alınabilirken, 15 Eylül 2021 itibariyle sadece 24 dolar alınabiliyor. Resmi verilere göre 19 yıl önce sadece 6,3 milyar TL olan hane halkının toplam kredi borcu 2021 haziran sonu itibarıyla 874 milyar TL'ye yükseldi. Önemli bölümünü ücretli emekçilerin kullanmak zorunda kaldığı ihtiyaç kredisi ve kredi kartı borçlarının toplamı 582 milyar TL ile borcun üçte ikisini oluşturmaktadır. Döviz bolluğu ve sıcak para girişine dayalı büyümenin bedeli tasarruf oranında olağanüstü bir düşme ve kronikleşen işsizlik ve sanayisizleşme oldu. Dış borçlar 2002: 129 milyar dolar/ 2020: 450 milyar dolardı. 2021 yılının ilk çeyreğinde ise Türkiye'nin dış borcu 448,4 milyar $, bu borcun milli gelire oranı ise %61,5 olarak açıklanmıştır." BALIK: İKTİDAR EKONOMİYİ UÇURUMA SÜRÜKLÜYOR 2002 sonunda 1,6 TL olan dolar kurunun bugün 8,58 TL'ye yükseldiğine dikkat çeken Başkan Balık "Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak; iktidarın ekonomiyi uçuruma sürüklediğine dikkat çekiyoruz ve dalga geçer gibi asgari ücret üzerinden pembe tablo çizemeyeceklerini belirtiyoruz. 2002'de yüzde 29,8 seviyesinde olan enflasyon, TİSK’in takla attırdığı rakamlara göre Ağustos enflasyonu yüzde 19,25'tir. 2002'de yüzde 10,3 olan işsizlik dört yıl hariç hep yüzde 10'un üzerinde kaldı. En son işsizlik %12 oldu “dedi. "KAMUR-Ar’ın dört kişilik bir ailenin açlık sınırı ağustosta 3 bin 589 liraya çıkarken, gıda dışı gereksinimler için yapılması gereken harcama ise 8 bin 808 liraya yoksulluk sınırı da 12 bin 397 liraya yükseldi" diyen Başkan Balık şunları söyledi: "Ağustos’ta sağanak yağmur gibi yapılan zam gıda fiyatlarında bir önceki aya göre yüzde 3,5 oranında artış getirdi, yıllık artış ise yüzde 40'a ulaştı. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı'nın verilerine göre 2002 yılında net asgari ücret 184 TL idi. Dolar karşılığı ise 126 dolardı. Bugün 2 bin 825 lira 90 kuruştur. Dolar cinsinden ise 332 dolar. Asgari ücret son 19 yılda görece artmış olsa da çalışanların büyük çoğunluğunun ücreti, asgari ücret ve ona yakın seviyelere geriledi. 2001'deki asgari ücret, çeyrek altın fiyatının 5,2 katıyken 2021'de sadece 3,6 katı. 2002 yılında göreve yeni başlayan bir öğretmen 18 çeyrek altın alabilirken bu sayı 2021 yılında yedi çeyrek altına kadar düştü." KREDİ KARTI ALIŞKANLIĞI PAZARCI ESNAFINI BİTİRDİ Tarla ürünün piyasada ağırlık kazanmasıyla birlikte mahalle pazarlarındaki sebze meyve fiyatları yaz mevsimine göre göreceli olarak normal seyrine dönmesine rağmen pazarlarda canlılık yaşanmıyor. Okulların açılması ve kış mevsiminin gelmesiyle birlikte son bir iki haftadır işlerin biraz daha hareketlendiğini dile getiren pazar esnafı, pazarlardaki sebze meyve fiyatlarının artan enflasyona göre normal olmasına rağmen özellikle salgın döneminde insanların market alışkanlığı kazandığını, bu yüzden pazarlara rağbetin her geçen gün azaldığını dile getirdiler. Süpermarket, market ve manavlar ile adil rekabet ortamında olmadıklarını ifade eden pazarcılar, son dönemde marketlerin sağladığı kredi kartı, ulaşım kolaylığı, taksit imkânı, evlere servis hizmeti hatta tic.ken kullanımı gibi imkanlar nedeniyle vatandaşların buralara yöneldiğini ifade ettiler. Yetkililerin bu duruma müdahale etmesi gerektiğini söyleyen pazar esnafı "Artık neredeyse her sokakta bir süpermarket var. İnsanlar özellikle salgın döneminde evden çıkmadıkları kredi kartı, evlere servis imkânı olan marketlere yöneldi. Serbest pazar ekonomisi var ancak marketler ile pazarcıların imkanları çok farklı. Marketlerden alışveriş yapanların çoğu kredi kartı ve taksitle alışveriş yapıyor. Bu durum vatandaşa daha cazip geliyor ancak marketler soğuk hava deposu, özel soğutma dolabı gibi imkanları sayesinde ürünü stoklayıp günlerce bekletebiliyor. Biz halden günlük satın alıp satıyoruz ve ürünleri gün içinde bitirmek zorundayız" dedi. Pazar fiyatları ve market fiyatları arasında çok fiyat ve kalite farkı olmadığını ancak kendi imkanlarının marketlere göre kısıtlı ve maliyetlerinin marketlere göre daha yüksek olduğunu dile getiren pazarcılar, "Marketler neredeyse 7/24 satış yapabiliyor, biz ise akşam 7 olduğu zaman tezgâhı toplamak zorundayız. Yoksa zabıta ceza yazıyor. Marketler sebze ve meyve ürünleri satabiliyor ancak biz gıda ürünlerini satamıyoruz " dedi. Pazarcılar, büyük süpermarketlerin kalite ve ücret standartlarını koruduğunu ancak mahalle aralarına kurulan süpermarketlerin fırsatçılık yaptığını dile getirdi. Pazar esnafının şikâyet ve görüşlerine hak veren vatandaşlar ise "Pazardan alışveriş yapanlar bütçesine göre alışveriş yapan insanlar. Sistem insanları kartla marketlerden alışverişe zorluyor" dedi. ENFLASYON BEKLENTİSİNDE YÜKSELİŞ DEVAM EDİYOR Merkez Bankası'nın Piyasa Katılımcıları Anketi'nde bu yıl için TÜFE beklentisi yüzde 16,3'ten yüzde 16,74'e çıktı. Dolar/TL beklentisi bu yıl için düştü, önümüzdeki yıl için yükseldi. Merkez Bankası'nın Piyasa Katılımcıları Anketi'nde enflasyon beklentilerinde yükseliş devam ediyor. Reel sektör temsilcileri ile finans profesyonellerden oluşan 56 katılımcıyla gerçekleştirilen Piyasa Katılımcıları Anketi'ne göre; bir önceki ankette yüzde 16,30 olan cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi yüzde 16,74'e çıktı. TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi bir önceki anket döneminde olduğu gibi yüzde 19 olarak kaldı. Bir önceki ankette 8,94 olan yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bu anket döneminde 8,92 TL'ye geriledi. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 9,37 TL iken, bu anket döneminde 9,56 TL olarak gerçekleşti. Cari işlemler hesabında 22,4 milyar dolar açık bekleniyor. (adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({}); (adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({}); (adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({}); (adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({}); (adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({}); Facebook'ta paylaşPaylaş Twitter'ta paylaşPaylaş YazdırYazdır Etiketler enflasyon ekonomi pazar zam